NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
حَفْصُ بْنُ
عُمَرَ
وَمُسْلِمُ
بْنُ
إِبْرَاهِيمَ
بِمَعْنَاهُ
قَالَا حَدَّثَنَا
شُعْبَةُ
عَنْ
النُّعْمَانِ
بْنِ سَالِمٍ
عَنْ عَمْرِو
بْنِ أَوْسٍ
عَنْ أَبِي
رَزِينٍ
قَالَ حَفْصٌ
فِي
حَدِيثِهِ رَجُلٌ
مِنْ بَنِي
عَامِرٍ
أَنْهِ قَال
يَا رَسُولَ
اللَّهِ
إِنَّ أَبِي
شَيْخٌ كَبِيرٌ
لَا
يَسْتَطِيعُ
الْحَجَّ
وَلَا الْعُمْرَةَ
وَلَا
الظَّعْنَ
قَالَ احْجُجْ
عَنْ أَبِيكَ
وَاعْتَمِرْ
Hafs b. Ömer dedi ki: Âmir
oğullarından bir adam;
Ya Resûlullah (s.a.v.)
babam ihtiyar bir kimsedir. Hacca ve umreye gücü yetmiyor, (yaya veya binitli
olarak) yolculuğa da (dayanamıyor), dedi. (Resûl-i Ekrem de);
"Babanın yerine hac
ve umre yap" buyurdu.
İzah:
Tirmizî, hac; Nesâî,
menâsİk; İbn Mâce, menâsik; Ahmed b. Hanbel, IV,10, 11, 12.
Bu hadis-i şerif âciz
durumda kalan bir kimsenin yerine başkasının hac veya umre yapmasının caiz
olduğuna delâlet etmektedir.
"Babanın yerine
umre yap" cümlesine bakarak Şafiî ve Hanbelî ulemâsı umrenin de hac gibi
farz olduğu kanaatine varmışlardır. Beyhâkî'nin Müslim b. Haccâc'dan rivayet
ettiği bir hadiste ifâde edildiğine göre Ah-med b. Hanbel konumuzu teşkil eden
Ebû Dâvûd hadisini kasdederek şöyle dermiş: "Umrenin farz olduğuna dair bu
hadisten daha güzel ve daha Ysahih bir hadis bilmiyorum."[Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, IV, 350.] Bilindiği gibi Hanefî ve Mâîikî ulemâsına göre,
umre yapmak sünnettir. Ve yine bu iki mezheb ulemâsına göre bir kimsenin
başkası adına hac veya umre yapması kendisine farz değildir. Ve konumuzu teşkil
eden hadisteki: "Babanın yerine hac ve umre yap" emri, farziyyet
değil, mendubluk ifâde eder.